Page 12 - A.g.e. Çocuk 4
P. 12
Bir anda nöbetçi asker Tuna ağlamaya başladı. Ne yapacağımı şaşırmış kocaman bir balık sürüsünün sözcüsü konuşmaya başladı.
ona bakıyordum, o ise beni duymuyor, söylenmeye devam ediyordu. “Hey! Sen de kimsin? Hemen burayı terk et. Burası bizim evimiz.”
“Ama gitmeni istemiyorum. Benimle konuşan garip bir arkadaşım var “Merhaba sevgili balıklar. Merak etmeyin sizi rahatsız etmek için gel-
artık. Hep bizimle kal.” medim. Ben araştırmacı gazeteci istiridyeyim. Bana batık gemi hakkında
“Seninle bir anlaşma yapalım mı? Bir sene sonra, aynı gün seni burada bilgi verir misiniz?”
bekleyeceğim. Ayrıca bir sürprizim olacak.” “Öyle mi? Çok güzel. Bu gemi uzun yıllar önce batmış. İçindeki çalışan-
“Söz mü?” lar botlarla kıyıya çıkmış, bu kadar.”
“Söz.” “Ne? Bütün hikâye bu kadar mı? Hiç ilginç bir olay olmamış mı?”
Gülümseyen yüzüyle beni kovanın içine alarak denizin kenarına bırak- “Hayır olmamış.”
tı. Arkamdan el salladı. Bana güvenmişti, verdiğim sözü tutacaktım. Tam “Peki, teşekkür ediyorum, çok yardımcı oldunuz.”
o sırada minik bir kum tanesi kabuğumdan içeriye girdi. Kendimi koru- “Bir dakika istiridye, belki bunlar senin işine yarar.”
mak için yine sedef salgılamaya başladım. Biz istiridyelerin kabuğundan Tahtaların arasına girdiler ve yanlarında bir sürü kitap getirdiler. Her
kum ya da kabuk parçası gibi farklı bir şey içeriye girdiğinde inci tanesi bir sayfası bozulmasın diye su geçirmez kılıfla kaplanmış, okunmayı bek-
oluşmaya başlıyor. Bir yıl gibi bir zamanda büyüyor, sonra da onu dışarı- leyen en güzel hazine karşımda duruyordu. Batan geminin kitaplarıydı
ya atıyoruz. İncilerimiz pembe, yeşil, beyaz ve siyah renkte olabiliyor. bunlar. Hemen gidip aileme ve arkadaşlarıma haber verdim. Onların da
Evime gidene kadar hava kararmıştı. Denizin dibinde de göz gözü gör- yardımıyla balık sürüsüne teşekkür ederek kitapları denizin güney cep-
müyordu. Nerede olduğumu soran aileme elbette gerçekleri anlattım. hesinde, ikinci sokakta bulunan evimize kadar taşıdık. Sanırım benden
Kendimi tehlikeye attığım için bana biraz kızdılar. Hemen sabahın olma- mutlusu yoktu.
sını dileyerek uykuya daldım. Sabahın olmasıyla güneşin yaydığı aydınlık Kitaplarımı okuyor, akşamına da herkesi etrafıma toplayıp yazılanlar
enerjimi yükseltmişti. Uzun zamandır araştırmayı düşündüğüm batık ge- hakkında onlara bilgi veriyordum. Yıldızlar, ay, güneş, kum, yönler hak-
minin bugün yanına gidecek ve incelememi başlatacaktım. Beni merak kında o kadar güzel bilgiler vardı ki. Okumak zamanı su gibi akıtıyordu.
etmemelerini söyleyerek yanlarından ayrıldım. Bir süre sonra karşımda
çok büyük olmayan, kahverengi, tahtaları çürümüş, kuma gömülmüş ge-
miye ulaştım. O kadar heyecanlıydım ki! Tam da o sırada içeriden çıkan
12 13