• ARAŞTIRMA YAZILARI

A.g.e. Dergi

28 Ekim 2022

387

TÜRK MİTOLOJİSİ

Mitolojinin sözlük anlamı, bir millete veya gruba ait toplanmış söylencelerin tümüne verilen isim veya bunların araştırılmasına dayanan bilimdir. Türk mitolojisi tarihi ise Türk halklarının inanmış oldukları mitolojik bütüne verilen addır. Tarihimize göz gezdirdiğimizde mitolojimiz çok zengin olmasına karşın üzerinde araştırma ve çalışma yapılmadığı için Yunan ve Mısır mitolojilerinin yanında sönük kalmıştır.

Dünya üzerindeki tüm mitolojilerin kaynağı, bilindiği gibi destanlardır. Türk mitolojisi de kaynağını diğer mitoslarda olduğu gibi destanlardan almaktadır. Türk destanlarından Yaratılış, Ergenekon, Oğuz, Manas, Alp Er Tunga ve diğerleri incelendiğinde bu zenginlik ortaya çıkmaktadır. 

Türk destanlarının içeriğindeki kişilerin tarihteki gerçek insanlarla özdeşleştirildiği için bu destanların mitos olmadığı yönünde genel bir yanılgı vardır. Türk mitolojisi, dünya üzerinde çok bilinen Yunan mitolojisi gibi tek bir mitos etrafında gelişmemiş, farklı efsanelerden oluşmaktadır. Kökeninde ise hepsi benzer efsanelerdir. Altay Yaratılış Efsanesi bunlardan biridir. Başlangıçta bir hiçlik vardır. Ne dünya ne deniz ne ağaçlar… Hiçlikten ibaret bir hiç. Bu efsaneye göre tüm evrenin yaratılışında yalnızca iki varlık vardır. Bunlar Ülgen ile Erlik’tir. Destanda, “Daha evren bir hiç iken iyiliğin sembolü olan Ülgen ile kötülüğün sembolü Erlik uçuşup duruyorlardı,” şeklinde belirtilmiştir. Yine farklı bir anlatışa göre bir iyilik tanrısı olan Ülgen; ay, güneş ve yıldızlardan yukarıda, göğün on altıncı katında yaşamaktadır. Altın kaplı sarayı ve altın tahtı olan Ülgen çoğunlukla insan şeklinde betimlenmiştir ancak birçok sıfatı vardır. Parlak hakan, gürültücü, yakıcı ve şimşekçi gibi ifadelerle anlatılmıştır. Yunan mitolojisinde Zeus’u çağrıştırmaktadır. Tanrı Ülgen, insan ve dünyanın yaratılışında baş rolü oynamaktadır. Göğü, güneşi ve ayı o yaratmıştır. Atmosfer olaylarını düzenleyerek yıldızları idare etmektedir. Ülgen’in dokuz kızı ve yedi oğlu vardır. 

Ülgen ile ilgili aynı efsanenin farklı bir versiyonunda Erlik’in evrenin var oluşundan önce Ülgen ile birlikte  olduğu bazı kaynaklarda ise Ülgen tarafından yaratıldığı belirtilir. Fakat Türk mitolojisi içindeki destanların hepsinde Erlik şeytanın ta kendisidir. Bazen cehennemde bazense göğün beşinci ya da dokuzuncu katında oturmaktadır. Erlik’in dokuz kızı ve dokuz oğlu vardır. Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonra Erlik daha çok şeytan, cin gibi varlıklarla birleştirilmiştir.

Daha yaygın bir inanç ise bir yaratıcının olduğudur. Baş Tanrı ya da Gök Tanrı denen bu kişi Kayra Han’dır ve Ülgen’in babasıdır. Mitolojilerde kesin bilgiler yoktur. Hikâyeler yörelere ve ağızlara göre oldukça sık değişmektedir. Tengricilik ya da Gök Tanrı inancı, Türk ve Moğol halklarında, günümüzdeki inanç sistemlerine katılmadan önceki yaygın inancıdır. Tengri, bugünkü Türkçe’deki tanrı kelimesinin eski söyleniş şeklidir. 

Genel olarak bilinen Türk mitolojisi kutsal ruhlar, Tanrı ve Tanrıçalar; Göktürk efsaneleri, Yakut Türkleri efsaneleri, Altay Yaratılış Efsaneleri ve Yenisey Yazıtlarının farklı anlatılarından türemiştir.

Diğer tanrı ve tanrıçalardan da biraz söz edelim. Bunlardan kadınların tanrıçası olarak tanımlanan Umay, yaşam ağacının sahibi olarak bilinir. Yeryüzüne bereket saçmaktadır. Gümüş onun rengidir. Bu rengi saçlarından alır. Tüm canlıların yavrularını ve doğayı koruyan bir tanrıdır. Bazı kaynaklarda Umay Ana ya da Doğa Ana olarak da geçmektedir. En büyük görevlerinden biri yeni doğum yapmışları ve yeni doğmuşları kötü ruhlardan korumaktır. Bunu da her zaman yanında taşıdığı ok ve yayla sağlamaktadır. Çocuğu olmayanların da kendisine kurban adadıkları bilinmektedir. 

Kayra Han ise baş tanrı, yaratıcıdır. Tüm tanrıları onun yarattığına inanılır. Bazı kaynaklarda Gök Tanrı olarak geçer. Yaşlı ve bilgedir. Evrenin işleyişini tayin eder. İncelenen kaynaklara göre diğer tanrılar ise Ülgen ve Erlik’in çocuklarıdır.

Türk Mitolojisi unsurları, diğer mitolojilerdeki mitoslar gibi kesin ve düzenli değildir. Bu nedenle dağınık ve Şamanist unsurlardan oluştuğu için üzerinde çalışma yapılmalı. Burada üniversitelere büyük sorumluluk düşmektedir.

 

Gülseren Delibaş