ACILI BAYRAM ÇORBASI
ACILI BAYRAM ÇORBASI
Ramazan bayramı ve dışarıda yağmur var. Pencerelerin arkasından “Nerede o eski bayramlar?” diyenler gözlerini yollarda bırakmış, unutulmuş yalnızlıklarının eteklerinden tutunup ayağa kalkmaya çalışıyor. Lüzumsuz sözler söylemektense susmayı yeğleyenler, avazı çıktığı kadar karanlık püskürüyor gökyüzüne.
Kuşların kimisi çoktan yumurtalarının üstünde beklemeye başlamış kimi ise hâlen yuva yapma telaşında. Geleceğine umut beslemekten uzak milyonlarca genç, birikmiş çerçöpler kucaklarında konacak yuva aramakta. Yuva yok, umut yok… Şükretmeyi öğütleyen büyüklerine kötü bakışlar atmaya bile lüzum duymayacak kadar gözleri açılmış. Onları nankör sananlardan çok daha akıllılar, “Yeni nesil çok bozuldu.” diyorlar birbirlerine gülümseyerek “Yeni nesil çok bozuldu gerçekten…”
Ramazan bayramı ve dışarıda yağmur var. Havada bulutlar iç içe geçmiş, güneşe baş kaldırıyor. “Bulutlar ağlıyor.” diyor orta yaşlı bir kadın, “Ağlayan ben değilim, gözlerime de ıslak hava kaçtı sanırım, ondan nemli,” diyor, kelimelerini market vitrinlerinde ıslak izler bırakırken…
Ramazan bayramı ve dışarıda yağmur var. Kavgaya soyunmuş genç kızlar saçlarını örüyor, dillerini biliyor, ağzı açık aynalarda. “Daha keskin olmalı kelimler,” diyor çakma sarışın kız. Esmer, uzun burunlu olan, rujuna zehir sürerken “Son tükürüğünüzü kendinize saklayın,” diyor, “Düşman eline düşersek ne yapacağınızı biliyorsunuz…” Bardaklardaki son yudumu başlarına dikiyorlar, hep birlikte “Dönmek var ölmek yok!” deyip ant içiyorlar, “Tam da böyle değildi sanki bu söz,” diyecek olan kız son anda havada yakalayıp cümleyi, kötü günlerde lazım olur diye arka cebine sokuşturuyor…
Teneşirde acı bayram çorbası kaynatıyor, kamburu çıkmış küçük bir kız. Saçları sapsarı, gözleri yemyeşil, bakışları sükûnet, sözleri kadifemsi… “Sözleri kadifemsi” diyorlar duyanlar. “Ama” diye ekliyorlar; “Ama sözünü duymak için kulak yetmez hatta kulak istemez, göz görmez… “Yürek” diyesim geliyor içimden, “Öyleyse yürek gerek,” diyorum, “Âlemin akıllısı sensin değil mi? Hemen de anladın yürek olduğunu, hiç de değil aptal,” diyor. “Hakikaten aptalsın sen, teneşirde kaynatmasına da mı dikkat etmedin, vallahi çok aptalsın…” Aptallığım bu kadar yüzüme vurulmasaydı iyiydi, diyesim geliyor azcık ama diyemiyorum daha çok aptal durumuna düşerim diye…
Ramazan bayramı, dışarda yağmur var. Dışarda olanlar, içimde olanlar. Teneşir üstünde kaynayan kazan. Ne siz sorun ne ben söyleyeyim, bayramda neler var…