A.g.e. Dergi 5. Sayı Çıktı!
İnsanoğlu, aciz, zavallı ve hepsinden önemlisi ölümlü bir varlık. Hevesleri var, olur olmadık arzuları, bitmek bilmeyen istekleri, kayıpları, acıları, korkuları, hastalıkları ve kısa sürede yaşlanması, gençliğini, diriliğini kaybedip çürümeye yüz tutmasıyla aciz, biçare bir varlık. Belki de bu güçsüzlüğü sebebiyle gücün peşinde koşuyor, an kadar kısa süren bir yaşamın ardından gelen ölümden kaçmak için ölümsüzlüğü arıyor. Bu arayış da her daim var olmuş. Ab-ı Hayat adı verilen ölümsüzlük suyunun peşinden çok sayıda insan koşmuş, koşmaya da devam ediyor. Bilimsel çalışmalar uzun yaşamın yolunu arıyor, ölümsüzlüğü araştırıyor.
Neden bu ölümsüzlük arzusu?
Çünkü bir kere var olan hep var olmak istiyor. Ölümü yokluk kabul eden ölümden kaçıyor, varlığını daimî kılmak için çabalıyor.
İşte mitoloji de bu arzunun eseri olarak doğmuş. Ölümsüz olmayı arzu eden insan bunun yolunun tanrı olmaktan geçtiğini varsaymış. Kendi tanrılarını var etmiş sonra. Çok güçlü, ölümsüz tanrılar… Her şeyin tanrısı farklıymış. Savaşın, barışın, sevginin, nefretin, denizin, dağın, güneşin, ayın ve daha sayısız şeyin tanrıları olduğunu düşünmüş ama bu tanrıları insandan yani kendinden çok da uzaklaştıramamış. Güçlü ve ölümsüz olması dışında tamamen insani hevesleri, arzuları, zaafları olan tanrılar olmuş bunlar. Kıskançlık gibi, aşk gibi, hırs gibi, heves gibi, nefret gibi… İntikam duygusu gibi… İnsanlardan çok da uzak tutamamışlar, bu tanrılar yeri gelmiş ölümlü insanlara âşık olmuş; yarı ölümlü insanlar doğmuş. Yeri gelmiş kız alınıp kız verilmiş. Dişilik erkeklik de var yani tanrılar arasında ve tıpkı insanlardaki gibi erkek tanrılar daha yüce, daha baskın karakterler… Yalnız bununla kalsa iyi. Kural da yok tanrılar arasında bir yasa da. Herkes her istediğini yapıyor. Çarpık ve iğrenç ilişkiler de mevcut. Hani tanrılar ya hepsinin her şeye hakları var. Hangi tanrı daha güçlüyse onun hakkı daha çok. Ee ne de olsa insanların var ettiği tanrılar bunlar.
Hem tanrı olacak hem de böylesine zayıflıklarla dolu olacak. Ölümsüzlüğü hayal ederken ve bunun yolunun tanrı olmaktan geçtiğini düşünüp tanrılar var ederken de kendi gerçekliğinden çok da fazla dışarı çıkamıyor ki insan. Bildiğinden öte gidemiyor. Zira insanın bilgisi de sınırlı.
Mitoloji büyülü bir evren. Tanrılar, tuhaf yaratıklar, büyüler, akıl almaz efsanelerle dolu. Bu da edebiyatın zenginleşmesine olanak sağlıyor. Özellikle fantastik edebiyatı en fazla besleyen kaynakların başında geliyor. Bizler de bu sayımızda mitolojik bir roman olan “Ben Kirke” eserini ele aldık. Biz kitabı okurken, türü incelerken ve üzerinde çalışırken keyif aldık. Sizin de bu sayımızdan aynı keyfi alacağınıza inanıyoruz.