A.g.e. Dergi 11. sayı eylülde
Her insan bir öyküdür ve her öykü okunmaya ihtiyaç duyar. Fakat şairin de dediği gibi: “Ehline denk gelmeyen her şey ziyan olur. Can da, inci mercan da…” Söze böyle başlamamdan tahmin edersiniz ki satırlarımın yaraları var, nefes alan her şey gibi…
Mürekkebi ölüme çıkan biri için aşktan umutla bahsetmek pek olası değil lâkin bu size aşkı anlatamayacağım anlamına da gelmiyor. Aynada rastladığım bir kız vardı. Karanlığını ilmek ilmek işlemiş, yalnızlığını çoğaltmak uğruna çok kereler susmuş, vazgeçmiş. Mesela o, ölüme âşıktı. Öyle bir aşk ki çocukken yapışmış yakasına, öyle bir sarılmışlar ki dile kolay 15 sene aynı yolu yürümüşler. Nereye baksa onu görmüş. Sarılmış, koklamış hatta ona ağlamış. Büyürken onu da büyütmüş çünkü bilen bilir. Aşk biraz böyledir. Kişinin ruhunda açan günebakan gibi nereye gitse ona döner ve sonunda da nihayete erer. Onunki de ermiş çünkü zehirmiş onu sevmek. Nefes alırken ölmek, yitmekmiş. Anlayacağınız onun ehli olmadığından vazgeçmiş. Yine de aşk bu ya… Âşıkmış ölüme… Bugün bile gizliden gizliye…
Aşk insanın can suyudur. İnsan kimi ya da neyi seveceğini seçemez. O cümleye girince nedenler, amalar, fakatlar çürür gider. Bildiğim bir şey var ki neye aşk dersek diyelim o hepimiz için ansızın rastladığımız eski bir tanıdıktır. Bazen bir kişide bazen bir duyguda bazen de bir kitapta rastlarız. Bu defa Tarık Tufan’ın satırlarında rastladık. Âşıklara Yer Yok diyor yazar, peki sorarım size; sizce var mı?
Kübra Akkuş